2 Aralık 2014 Salı

PRAG


THY ile ağustos sabahında başladı yolculuğumuz...çok erken saatlerde :) Önce İstanbul a..ardından Prag a uçuş...
 Prag 1 saat geride olduğu için havaalanına inince kol saatimi bir saat geriye aldım. cep telefonumun saatini ise değiştirmedim. güzel bir taktik oldu. whatsapp yazışmalarımda vs. daima türkiye saatine uyum sağlamış oldum:)

otelimizde (odalarda da) ücretsiz internet vardı. 
Prag da Golf Otel de kaldık. Gayet güzeldi.








THY ile uçmak çok keyifli güzel özel..her seferinde çok memnun kalarak ayrılıyorum:)





sanırım bu görüntü uçak Prag a iniş yapma aşamasındayken çektiğim bir fotoğraf ...



Havaalanında Rehberimiz ile buluştuk. tur otobüsümüze bindik ve  ilk ziyaret noktamız Prag kalesi oldu.
Guiness rekorlar kitabının da onayıyla dünyanın en büyük tarihi kalesi.870 yılında inşa edilmiş. 14’ncü yüzyılda, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun kalbinin attığı yer haline gelmiştir. 17’nci yüzyıla kadar, sürekli olarak yenilenen kale, her dönemin mimari akımlarının izlerini taşıyor. 17’nci yüzyılda, İmparatorluğun başkent değiştirmesi üzerine, kale önemini yitirmiştir. 1920’lerde, Çekoslovakya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla, kale ve içerisindeki yapılar, genel bir onarımdan geçirilmiş ve Çek Cumhurbaşkanlığını’ nın ofisi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde de, hala kalenin bir bölümü, Çek Cumhurbaşkanının ofisi olarak kullanılmaktadır ve diplomatik bir önem taşımaktadır.


Prag Kalesi yakınında, yani devlet liderlerinin yakınında bulunmak prestiji sembolize ettiği için geçmişten günümüze kadar Prag içerisindeki tüm zenginler ve kendisini önemli hissedenler Prag Kalesi yakınında bulunan villalarda yaşamaktadır.

Cumhurbaşkanı rezidansı önündeki nöbetçi askerlerin üniformaları “Amadeus” filminin Oscar ödüllü tasarımcısı tarafından hazırlanmış. AMADEUS filmi, Prag’da çekilmiş.Günümüzde Çek Cumhuriyetinde, zorunlu askerlik görevi yok. Ordu profesyonel.



                                             Nöbet değişimi için ilerleyen askerler


                                                                    St. Vitus Katedrali
 Prag Kalesi’nin içinde tepede bulunan gotik mimariye sahip bu dev katedral içinde ve dışındaki ince işçiliği ve görkemiyle dikkat çekiyor. İçindeki vitray işçiliği de görülmeye değer. İçine giriş ücretsiz ancak tamamını gezmek için ücret ödemek gerekiyor. Prag piskoposluğunun, başpiskoposluğa yükselmesi üzerine, Kral IV.Karl, katedralin yapımını başlatmıştır. 1344 yılında yapımına başlanan katedralin tamamlanması, yaklaşık 600 yıl sürmüştür. Kral, IV.Karl, katedralin, Fransız gotik yapılarına benzemesini istediği için, Fransız bir mimar’ı Prag’a davet etmiştir, fakat katedral tamamlanamadan Fransız mimar, hayatını kaybeder. Bunun üzerine, Alman bir mimar ve oğulları, katedralin yapımını devralırlar. Prag’ın geçirdiği sıkıntılı yıllar ve şehirde devam eden diğer çalışmalar, katedralin yapımında aksaklıklara neden olmuş ve katedral, ancak 1929 yılında tamamlanabilmiştir.







Gece manzarası


Kaleden inerken Prag manzaraları...









                                                        Karlův most (Charles Bridge)
  Prag’ın eski şehrini Mala Strana (Lesser Town)’ya bağlayan bu yaya köprüsünde bir çok ressam, müzisyen ve sokak göstericileri bulunmaktadır. Özellikle gece ışıklar altında mükemmel bir manzara sunuyor.
Köprünün inşaatına: Çek mimarisinin ustalarından, Otto tarafından başlanmış, ancak, Kral Charles IV’ün baş mimarı olan Peter Parler tarafından, 1357 yılında bitirilmiştir. O dönemde, süsleme olarak yalnızca birkaç haç kullanılmış.Çekler, bu köprüye: Karluv Most diyorlar. Şehrin kalbi. Astronomide, dönemin en ileri milletlerinden biri tarafından yapıldığı için olsa gerek; köprünün en büyük özelliği, yapımında astronomiden yararlanılması. 1 3 5 7 9 7 5 3 1 düzeni göz önüne alınmış ve köprünün inşaatı için, ilk taş; 1357 yılında, 9’ncu ayın, 7’nci günü, saat: 05.31’de konulmuş.İlk yapımında taşları birleştirmek için, yumurta akı kullanılmış. Boyu: 515 metre, yüksekliği: 10 metre. Köprünün üzerinde, 30 heykel var

                                            
Köprünün, kale yakasındaki ilk heykel: bir küme insanı temsil ediyor. En altta, zindan içinden kurtarılmayı bekleyen insanlar görülüyor. Zindanın yanında, ayakta: sarığı, kalın sarkık bıyığı, belinde palası, sırtında kamçısı, göbekli cepkeni, uzun kaftanı ile, bir “yeniçeri “ duruyor. Yeniçerinin üstünde, başında haç bulunan bir geyik ve en tepede “kurtarıcı aziz şövalye” heykeli bulunuyor. Heykelin yapım yılı 1854. Osmanlı, artık “hasta adamdır”, Aziz Şövalye ise kılıcı ile, yeniçerinin tepesindedir. Bizi nasıl görmek istiyorlarsa, öyle betimlemişler.Osmanlı Prag’a hiç gelmedi fakat ünü yayılmış.

Üzerinde bulunan bu 30 heykel ; Katoliklerin baskısıyla, daha sonraki yıllarda; 1683 ile 1928 yılları arasında, yine astronomi göz önüne alınarak, çeşitli aralıklarla yerleştirilmiş. Günümüzde, bu heykellerin çoğu kopya. Çünkü: şehrin, geçen yıllarda yaşadığı kötü hava koşulları, heykellere büyük zararlar vermiş. Şu anda 75 heykel bulunuyor. Bunlardan 8 numaralı olanı, John Nepomuk heykeli. Bu şahıs yaşadığı dönemde, rahip olarak görev yapıyormuş. Bir gün kraliçe, günah çıkarmak için bu rahibin yanına gelir. Bunu duyan kral; Wenceslas, kraliçenin aşk konusunda itiraflarda bulunduğundan emin olarak, rahibi yanına çağırttırır ve kraliçenin konuşmalarını kendisine aktarmasını ister. Rahip, tanrı huzurunda verdiği sözü bozamayacağını ve bu konuda tek bir kelime bile etmeyeceğini söyler. Bunun üzerine sinirlenen kral, rahibi köprüden nehire attırır. İşte, tam rahibin nehre atıldığı yerde, bir hale oluşur ve bugün heykel üzerinde bulunan hale, o olayı hatırlatmak için yapılmıştır. Burada bir dilek tutup, haç ya da hale’ye dokunursanız, dileğinizin gerçekleşeceği söylentisi var. Bu tunç heykel, sürtünmeden dolayı gıcır gıcır olmuş ve parlıyor.


Franz Kafka Müzesi
 Prag gelmiş geçmiş en tartışmalı ve meşhur yazarlardan Kafka’nın ekmeğini yiyebilmek için elinden geleni yapıyor ve onu turistik bir eşyaya dönüştürmek için elinden geleni yapıyor. Kafka adına açılmış para tuzağı yerler/müzelerle karşılaşabilirsiniz. Orijinali Charles Köprüsü’nün ayağında yer almaktadır.

Sadece bir 1 insan geçebilen, kırmızı yeşil ışığı olan sokak. Kafka müzesine çok yakın. bu sokaktan daha dar sokak aslında Türkiye'de var. Bursa Cumalıkızık'ta ....


Mala Strana
 Köprünün diğer tarafına göre biraz daha sakin bölge, sayısız dar sokağında kendinizi kaybetmek için birebir. Birçok cafe, restoran ve ilginç dükkan bulunmakta. Tarihle günlük yaşamın çok daha iç içe olması burayı özel kılıyor. Kale, Yahudi Bölgesi, Franz Kafka Müzesi bu bölgede yer alıyor.


   
                                                               Astronomik Saat
  1410 yılında yapılan bu saat için şehrin simgesi. Her saat başında gerçekleşen performansı da izleyebilirsiniz. Bu performansta ölüm figürü çanı çalar ve 12 Havari belirir.
15.yy sonlarında Charles Üniversitesi’nde profesör olan Hanuş Usta yapmış. Amacı, Kutna Hora şehrindeki Kemikli Kilise’de olduğu gibi insanlara bir mesaj vermekmiş. “herkes bir gün geldiği yere geri dönecek yani Herkes bir gün toprak olacak". Saati yapar yapmaz dünyanın en önemli adamı haline gelince, Kral bundan rahatsız olur. O dönemde de Avrupa’nın her yerinden insanlar Prag’a sadece ve sadece saati görmeye gelir. Zamanla Hanuş Usta’ya başka ülkelerden de teklifler gelir, fakat Hanuş usta bu teklifleri reddeder. Kral, Hanuş Usta’nın saati başka bir yere de yapmasını önlemek için onun gözlerine mil çektirir. Kör olan Hanuş Usta da kendini saatin mekanizmasına asarak intihar eder. Asıl amacı saati bozmaktır, saati bozarak intikamını alır. Saati 50 yıl kadar çalıştıramazlar, daha sonra başka bir saat ustası onarır. 

Hanuş Usta’nın saati, Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın konumlarını gösteren astronomik bir saattir. Saatin üzerinde hasat ve ekin zamanı, ay ve güneş sisteminin dünyaya göre konumu, mevsimler ve burçlar gösteriliyor. Saatin dış tarafındaki rakamlar İbranice’dir. Zira saatin bulunduğu Eski Şehir Meydanının paraleli de 13. Yüzyılda kurulmuş Musevi mahallesi vardır. Burada da çok güzel bir saat var. 

Saatin etrafında 4 tane kukla vardır. Bu kuklalar insanlara neleri yapmamaları gerektiğini anlatır.
Elinde ayna tutan figür : Kibir ve kendini beğenmeyi sembolize eder.
Elinde altın kesesi tutan Yahudi : Açgözlülük ve faizciliği sembolize eder.
İskelet : Gelen ölümü sembolize eder .
Mandolin çalan Osmanlı :keyif-eğlenceyi gece hayatına düşkünlüğü sembolize eder.


Saatin altında da insanlara yapmaları gerekenleri anlatan 4 kukla vardır. Bu kuklalar da, bilime, adalete, astronomiye ve eğitime önem verme konusunda bizleri uyarır. Her saat başı, İsa’nın 12 havarisi de pencerenin önünden geçerek ufak bir gösteri yapar.
 Animasyonda her saat başı iskelet elindeki zili çalar, başını sallar ve bunu duyabiliyorsanız ölüm size yakın,geliyor şeklinde yorumlanırken diğer figürler kafalarını sağa sola çeviriip ölümü kabullenmezler.  Horozun ötmesiyle gösteri biter.


Saat  Kulesine çıkış ücretlidir ve çıkış ücreti kişi başı 100 Çek Korunası (4 Euro) dır.
 Prag’ın en turistik bölgesi olan Old Town Meydanı‘nda bulup şehrin en önemli simgelerinden biridir. Dünyada bulunan 3 Astronomik saat ten halen çalışan tek saat olma özelliği ile öne çıkar. 

Astronomik Saat 1410 yılında ilk olarak yapılmış daha sonra saat üzerinde 1490,1552 ve 1865 yılında düzenle ve eklentiler yapılıp şu anki son haline ulaşmıştır. Saati bu kadar popüler yapan astronomik saat olması dışında gerçekleştirdiği animasyondur.


Astonomik Saat’in animasyonu dışında diğer saatlerden farkı saat yalnızca anlık zamanı vermez bunun dışında Ay ve Güneş’in gökyüzündeki konumu, Ay fazı, Güneş’in Zodyak burcu ve ekliptik üzerindeki konumu, sidereal zamanın yanında Ay düğümleri (tutulmaları belirtmesi açısından) veya dönen yıldız haritası gibi verileri de göstermesi ile önemlidir.

 Meydandan Gece görüntüsü



Tyn kilisesi
Bu Gotik kilise (in English: Church of Our Lady before Tyn) 80 metre yüksekliğinde görkemli bir ikiz kuleye sahiptir ve karşısında bulunan Belediye Binasının kulesi ile birlikte kilometrelerce öteden görülebilmektedir. Kilise 14.yüzyılda inşa edilmiş olup, şehri ziyaret eden yabancı tüccarlardın ana ibadet merkezi olmuştur. Kilisenin Hussite meselesi ile yakın bir ilişkisi bulunmaktadır ve bu görkemli yapı ziyaret edilerek bu çağ ile ilgili birçok tarihsel bilgiye ulaşılabilir. (http://www.prague.fm/tr/22968/tyn-kilisesi/)
Ayrıca  iki yanında yer alan sivri kuleleri, dikkatli gözlerden kaçmayacak şekilde, dişi(Havva) ve erkek(Adem) varlıkları temsilen  simetrik değil, biri diğerinden biraz daha dar olarak inşa edilmiş. Aynı zamanda içinde ünlü astronom Tyco Brahe'nin mezarını da barındırıyormuş.





Stare Mesto (Old Town): Prag’ın kalbi. Astronomik Saat, Eski ve yeni Belediye Binası’nın da bulunduğu bölge tarihi 13. yüzyıla kadar ulaşan kiliseler ve evlerle dolu. Şehir merkezinin meydanı Prag’ın turistik merkezi ve turistik gezilerin başlangıç noktası. Çevresinde birçok kafe ve restoran bulunmakta.

Meydandan bir manzara :)


Tramvayda görüp indiğimiz avm. ve yediğimiz vejetaryen pizza..







Biz uğrayamadık ama uğramayı istediğimiz bir mekan. Hanedan Döner-Kebab :) etleri araplardan aldıklarını helal kesim olduğunu söylediler.

Hanedan Kebabın biraz ilerisinde  pakistan restaurant ı gördük. helal diye belirtmiş. bir alternatif mekan da burası olabilir.  Meydandaki bodrum Dönerden memnun kalmadı arkadaşlarımız. Bilginiz olsun. İstanbul kebabı da rehberimiz önermedi. yağı dokunmuş galiba önceki turdan bazılarına.







Ulusal Müze (Narodni Muzeum) ve önünde bronz altından Aziz Vaclav Anıtı yer almaktadır. Meydan adını Çek Devletinin kuruluşunda önemli bir rol oynayan Prens Vaclav’dan almıştır. Ulusal Müzenin içerisinde içleri doldurulmuş çeşitli hayvanlardan dinozor kalıntılarına, bilim dünyasından teknolojik gelişmelere, resim heykel sanat eserlerine kadar birçok alanda ilgi çekici bölümler görmek mümkün. Ulusal Müzeye giriş her ayın ilk Pazartesi günü ücretsiz.

Pragdan gece manzaraları...

Kuklalar meşhur...almasak da fotoğraflamayı ihmal etmedim...:)


Otelde kahvaltımız...giderken böyle kahvaltılar yapacağımı düşünmüyordum. Kahvaltıyı unutun şeklinde yazılar okudum yorumlar edindim. ama gayet güzeldi. minik demlik ise özellikle beğendiğim ve beklemediğim bir eşya oldu:) iki ya da üç fincanlık çay demleme aracımız :))


Petrin Kulesine çıkıyoruz. 
Füniküler ile (Fünikülerraylı bir taşıma aracıdır. Bir dağ veya tepe gibi eğimli arazide, halatlarla yukarıya çekilerek çalışır. İki ayrı aracın aynı anda kullanımı, vagonların her birini karşı ağırlık olarak etkilemesi prensibi ile çalışır.) çıktık. 











Petrin Kulesi Eyfel’in bir minyatürüdür ve ( Eyfel kulesinin, dörtte biri oranında ve onun benzeri olarak yapılmış. ) 60 metre yüksekliğindedir. Tepeye füniküler ile çıkılır, kuleye ise asansör ve merdivenlerle çıkmak mümkündür. Biz merdivenlerle çıktık. Asansöre para harcamaya gerek yok :) Buradan şehri farklı bir açıdan görebilirsiniz. Kulenin yer aldığı park da yürüyüş ve dinlenmek için idealdir. Hava kararmaya başlamıştı biz inerken. Petrin tepesi çevresi park ve sokaklar beklemediğim kadar sakindi. Prag beklediğimizden çooook çookkk sakindi zaten. bu yoğun zamansa diğer zamanlar nasıl oluyor diye sık sık düşündüm ...


Loreta Kilisesi
biz kiliseye girmedik. ama şu bilgileri elde ettim.
Kapısından girdiğinizde, avlunun ortasında küçük bir şapel olan Santa Casa var. Bu şapelin içinde ise: kucağında zenci bebek İsa’yı taşıyan, zenci bir Meryem heykeli var.  melekler tarafından, İtalya-Nazareth’ten; Loreta’ya yani buraya taşındığı varsayılıyor. Ayrıca: kalvanistler tarafından çıkarılan bir yangından etkilenmemiş olması gibi, mucizelerden söz ediliyor. Bu küçük binanın taş işlemeleri çok güzel.Bu şapeli çevreleyen Palas’ın ikinci katında; pek çok diğer mücevher ile birlikte, 6000 civarında elmas ile süslenmiş ve ortasında kocaman bir elmas bulunduğu söylenen, Monstrance mücevherinin sergilendiği bir müze var. Ayrıca: Çek Cumhuriyeti hazineleri, burada sergileniyor. Saat başında; kilisenin orijinal çanının müziğini dinlemeyi unutmayın.( http://mgonur.blogspot.com.tr/2010/07/cek-cumhuriyeti-prag-gezi-rehberi.html)




Bir parfüm dükkanından görüntüler...










 Eski şehir meydanında Bodrum Döner 

meşhur ama başka alternatifler bulmanızı önerebiliriz. hanedan döner kebab ya da başka bir mekanda vejetaryen pizza :)

Bodrum Döner 

Mağazalardan görüntüler...















 Bizde makara diye meşhur olan en basit tabirle hamur çevirme :)))




Powder Gate (Barut Kulesi)
Geç Çek Gotik döneminin önemli örneklerinden Matej Rejsek tarafından 1475 de inşa edilmiş. Kulenin bulunduğu yer, Çek krallarının Aziz Vitus Katedralinde son bulan ve Taç Giyme Törenlerinde kullanılan kraliyet yolunun başlangıç yeri. 17. yy'da barut deposu olarak kullanıldığı için bu adı almış. 19.yy sonlarında J. Mocker tarafından tekrar inşa edilmiş.

Powder Gate
Powder Gate'in hemen yanındaki bina ise Prag Belediye Binası(Belediye Sarayı- Eski Belediye Binası)



Ayrıca
        Jecna caddesinden nehre doğru hiç sapmadan indiğimizde tam nehir kenarındaki Jiraskova meydanında “Danseden Kadın” adı verilen binayı gördük. fotoğrafı daha sonra eklenecek :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder