19 Eylül 2015 Cumartesi

Sevilla - İşbiliye - İSPANYA

Sevilla - İşbiliye - İSPANYA
Sevilla okunuşu, Sevi:ya  
Arapça İşbiliye

 İspanya'nın günaybatı kesiminde Endülüs (Andalucía) özerk bölgesinin merkezi ve en büyük şehridir.
Atlas Okyanusundan 87 km kadar içeride, Guadalquivir Nehrinin doğu yakasında yer alır. Başkent Madrid'in yaklaşık 550 km güneybatısına düşer. Bir iç liman olarak Endülüs'ün en önemli ve İspanya'nın dördüncü büyük kentidir. Geçmişte de bir kültür merkezi, Müslüman İspanya'nın başkenti veYeni Dünya'ya düzenlenen keşif seferlerinin başlangıç noktası olarak önem taşır.
Endülüs özerk bölgesinin sanat, kültür ve ekonomi merkezidir. Sevilla'daAvrupa'nın üçüncü büyük katedrali mevcuttur. Ayrıca Sevilla İspanya'nınflamenko merkezi olarak da kabul edilmektedir.


Plaza Espana gece fotoğraf çekmek için güzel bir yer ..Kentin parklarından biri olan Maria Luisa Parkı'ndadır.1929 yılındaki fuarda İspanya Krallığını temsilen yapılmış.Her iki tarafından ikiz kulelerin yükseldiği,ortası fıskiyeli devasa bir avlu burası..Küçücük bir gölet var sandal kiralayıp gezebiliyorsun.1 saat 5 euroymuş.Çocuklar için de, avlu etrafında eşek turları varmış.Avluyu çevreleyen binaların üzeri ,İspanya'nın tüm bölge ve kentlerinin çizimlerini içeren çinilerle kaplı.Hemen yanıbaşında Plaza de America,yani Amerika Meydanı var.



Etrafta bol bol seyyar satıcılar da var.En güzel yelpazeler burada haberiniz olsun.Tabi orjinal el boyaması olanlar değil Turistik olanlar.:) Yelpazeler işportada, her yerde.









yemek yediğimiz mekan  Fez Restaurant



Guadalquivir Nehri, Arapçada büyük suyolu demekmiş.Nehir boyunca yürümek ve  Triana köprüsünü gece seyretmek gerek





Barrio de Santa CruzAlcazar’ın yanından geçilerek  Santa Cruz bölgesine gidiliyor. Burası eskiden bir Yahudi yerleşkesiymiş. Dar sokaklar arasında tapas barların ve restoranların olduğu güzel bir bölge. 1391 yılına kadar Yahudiler burada barış içinde yaşarken, bu yıldan itibaren Antisemitizm etkisiyle Yahudilere karşı saldıralar başlamış. 1391 yılında, yani İspanya'da Yahudi varlığının tamamiyle sona ermesinden 100 yıl önce, Sevilla'da Yahudilik kötü bir şekilde sonlandırılmış. Yahudiler burayı terk etmek zorunda kalmış. O tarihlerde Sevilla şehrinin korkunç Engizisyon mahkemelerinin merkezi olduğunu belirtmek zorundayım. Bu şehirde Müslüman ve Yahudi halk çok acı çekmiş. 









Sevilla çingene güzeli Carmen'in kenti . Endülüs Bölgesi'nin başkenti, Flamenko'nun beşiği. Bazıları  "Madrid İspanya'nın,Sevilla dünyanın başkentidir " dermiş. Santa Cruz ve flamenko ezgileriyle dolu çingeneler bölgesi Triana (Betis meşhur.Sokaklarda gezerken sıkça karşılaştığımız  Reja denilen demir parmaklıklı pencereler , Santa Cruz evlerinin sembolü. Santa Cruz ; rejalı,saksıda çiçekli evleriyle,fıskıyeli avlularıyla,birbirinden güzel cafeleriyle çok estetik,güzel bir yer.Triana ise eğlencenin kalbi,flamenkonun doğduğu yer.. Cervantes Don Kişot'u Sevilla Hapishanesi'nde yazmış.

Sevillada flamenco dansı için carbonieri (yazılışı yanlış olabilir) (kömürlük) diye bir yer varmış.Biz gitmedik ama Saat 10 gibi başlıyor ve 1 saat sürüyormuş. Ücretsiz. Belki bu bilgi işinize yarar. :))





Katedral civarındaki ara sokakları keşfet!!!





































Torre del Oro: Altın kule.Sevilla'nın sembollerinden.Kimilerine göre Amerika'dan getirilen altınların saklandığı yer olduğundan kimilerine göreyse vaktinde dış cephesi altınla kaplı olduğundan adı Altın Kule.Ama daha gerçekçi olan,eskiden şehrin içlerine kadar girebilen gemileri kollayan gözcü kulesinin gün batımında aldığı altın sarısı renginden dolayı Altın Kule olarak anılması galiba...
nehir kenarında bulunan İslam döneminde  gözetleme kulesi olarak yapılan 15.yy da Amerika’dan gelen altınların depolandığı, Altın Kule, sömürgelerden getirilen ganimetlerin gemilerden boşaltılma noktasıyken, günümüzde denizcilik müzesi olarak kullanılıyor. Zamanında şehrin duvarlarının dibine inşa edilen bu savunma kulesi aynı zamanda şehre su sağlama görevini de üstlenmiş. Torre Del Oro (altın kule) Mağribiler zamanında, Alkazar sarayını çevreleyen surların bir parçası ve askeri amaçlı gözetleme kulesi olarak 1221 yılında tuğladan, onikigen şekilli inşa edilmiş. 36 mt. lik kulenin son parçası, 1760 yılında ilave edilmiş. 2005 yılındaki restorasyonda anlaşıldığına göre, nehirden yansıyan güneş ışınlarıyla kulenin altın renginde görünmesinin sebebi,  yapısının harcında bulunan sıkıştırılmış samanmış. Günümüzde şehrin geçmişine ait objelerin sergilendiği müze olarak gezilebiliyor, hemen önündeki iskeleden kalkan nehir gemileri ile sefalı gezinti yapılabiliyor.
Torre Del Oro’’nun karşı tarafında  Sevilla’nın boğa güreşi arenası olan el Arenal’ı (Plaza de Toros) görüyoruz. 
 Aslında Malaga'nın dağ köyü olan Ronda'da doğan boğa güreşi ,Sevilla 'da geliştirilmiş.İspanya'nın her bölgesinde olduğu gibi burada da boğa güreşleri  futbolla başabaş yarışmaya devam ediyor. Sevilla'daki boğa güreşleri en iyilerinden biri denmekte fakat boğa güreşine HAYIRRRRR!!!!









Hotel Alfonso: 1929'da tarihinin en kötü evresinden geçen İspanya,eski sömürgelerini bir araya getirmek için bir fuar düzenler.İşte fuara katılan kalburüstü konukları ağırlamak için yapılmış bu şatafatlı otel.Kral XIII.Alfonso'nun da adını almış. Öğleden sonra bir çay kahve için uğranması gereken bir yer.Yok kesmez konaklamamız lazım derseniz gecelik  300 euroyu gözden çıkartmanız gerekli diyorlar .













kalan süreyi şekildeki yürüyüşe bakarak takip ediyoruz.yavaş-orta-hızlıııı şeklinde :))) çok şirin...






kökler!!!







Büyük Katedral (Catedral de Santa Maria de la Sede) Santa Maria Katedrali,
 Günümüzde büyüklük sıralamasında Vatikan ve Londra Saint Paul’den sonra 3. Sırada bulunan bir katedral burası. Kapladığı alan bakımından da gerçekten çok büyük görünmekte.  Giriş 8 Euro, bu ücrete kuleye çıkışta dahil. Sabah saat 11:00'den önce ücret ödemeden Katedrali gezebilirsiniz. Sabah saatlerinde ibadet için Katedrale gelenler nedeniyle tüm girişler açık. Ancak Katedrali audio guide ile gezmek istiyorsanız ve önce minare olarak inşa edilen sonra saat kulesine dönüştürülen Giralda'ya tırmanmak istiyorsanız saat 11:00'i beklemek ve giriş ücretini ödemek zorundasınız. 1147 yılında Muvahhid işgalciler tarafından inşa edilen bir caminin üzerine oturtulmuş. 1428’de Hristiyanlar şehri geri aldıklarında bir kilise ve çan kulesi inşa edilmiş.  La Giralda rüzgar gülünün bulunduğu Rönesans tarzı bir çan kulesi.  Cami kilise 15. yy da yıkılmış onun yerine katedral inşa edilmiş. Kule iki atlı muhafızın yanyana çıkabileceği şekilde rampa şeklinde bir çıkışa sahip. Şehri 360 derece görmek mümkün.
Katedralde 1) Capilla Mayor(büyük şapel) 2) Kolomb’un mezarı (Castilla-Leon-Aragon-Navarra kralları tarafından taşınan Kolombun tabutu Mezar, 1899 yılında İspanya'nın Amerika Kıtası'ndaki kolonilerini kaybetmesinden sonra Küba'dan Sevilla şehrine taşınmış.) Giralda ise  ilk minare olarak inşa edildiğinde 70 metre yüksekliğindeymiş. Sonra Hristiyanlar tarafından yapılan eklemelerle 94 metre yüksekliğine ulaşmış. Giralda'nın tepesinde inancı simgeleyen aynı zamanda şehrin de sembolü haline gelmiş bir rüzgar gülü var.3) Sacristia Mayor(Murillo’nun resimlerinin olduğu koleksiyon) 4) Museo Catedralisio Müzesi bulunmakta.Kuleden indiğimizde portakal ağaçları ile dolu bir bahçeye geldik.
Dünyanın en büyük Gotik katedrali ve kilise yapısı olarak Dünyanın üçüncü büyük yapısı (Londra da St.Paul Katedrali ve Roma daki St.Piere Bazilikasından sonra) ünvanlarına sahip katedral içinde Kastilya kralı III Ferdinand'ın ve  Kristof Kololomb'un mezarları bulunuyor. Endülüs Emevileri zamanında  XII. YY da Emir Ebu Yakup tarafından yapılan, aynı büyüklükteki kare planlı mevcut cami 1356 depreminde hasar görünce yıkılarak yerine Katedral inşa edilmiş ve  Müslümanlar üzerinde Hristiyan hakimiyetini simgeleyen yükseklikte yapılmış. Her nasılsa caminin portakal bahçesi ve minaresi korunmuş. Marakeş'teki  Kutubbiye Camii minaresi ile tıpa tıp benzeşen Giralda kulesi 97.5 mt yükseklikte kare şekillidir, içindeki 70 mt. ye varan hafif meyilli rampa ile çıkılırken yorgunluk hissedilmiyor, yükseldikçe çepe çevre açılmış zarif pencerelerinden her yönden Sevilla manzarası izlenebiliyor. Minarenin üzerine sonradan, 24 adet çan barındıran 5 katlı çan kulesi inşa edilmiş, en üstüne de 1288 kg ağırlığında, rüzgar gülü görevini gören  bronz heykel oturtulmuş, o ağırlığa rağmen hafif rüzgarda dahi dönüyormuş. Giralda adı (dönen manasında) bu özelliğinden dolayı verilmiş.  Alcazar sarayını, katedralin çatısını ve portakal bahçesini kuş bakışı seyretmek mümkün. Yolunuz Sevilla'ya düşerse, sizde mutlaka çıkın derim, kesinlikle değiyor. İçinde 80 şapeli olan katedralde, İsanın hayatından betimlemelerin 45 ahşap figürde işlendiği,  tamamen altınla bezeli, 30x20 mt ebadındaki ana atları tek bir usta Fleming Pieter Dancart tarafından yapılmış. Dünyanın en zengin ve değerli atları kabul ediliyor.

Dünya'nın "gotik tarzda en büyük kilisesi" olan bu yer aynı zamanda Unesco'nun dünya mirasları listesinde yeralıyor (1401-1519)15. yüzyılda zamanın büyük camisi üzerine inşa edilen dünyanın en büyük 3. Katedralinde hâlâ camiye ait yapıları görmek mümkün. Örneğin, portakal ağaçlarının olduğu bahçe ve şu anda saat kulesine çevrilmiş minare, yani Giralda, Müslümanlardan miras. 1248 yılında Sevilla kentinin İspanyollar tarafından Müslümanların elinden alınmasından sonra zamanın eski camisi 153 yıl boyunca Hristiyanlar tarafından kullanılmış. Sonrasında ise caminin üzerine kilise inşa edilmiş ve yapımı 100 yıldan fazla sürmüş. Bu nedenle genel olarak gotik tarzda olsa da katedralin daha sonra yapılan kısımlarında Rönesans akımından etkilenerek barok tarzı kullanılmış. Sevilla Katedrali giriş biletinizle "Iglesia del Salvador" Kilisesi'ni de gezebilirsiniz. Bu kilise için ayrıca giriş ücreti ödemenize gerek yok.

La Giralda: Katedralin ünlü çan kulesi.Şimdi Santa Maria Katedrali olan eski caminin minaresiymiş.Adını tepesindeki kadın figürlü rüzgar gülünden alıyor.Rüzgar gülü inancı ve şehri temsil ediyor.Giralda'nın tepesine , her biri yaklaşık 10 adım olan 35 rampayı tırmanarak çıkabiliyorsun.Panaromik Sevilla görüntüsü için ideal.
Sevilla'da bütün yollar Giralda'ya çıkıyor.Daracık sokaklar arasında mı kayboldunuz,yolunuz bir şekilde mutlaka buraya çıkıyor.



































Alcazar:Hemen katedralin arkasında.Giriş 9 euro. Arabistanlı Lawrence'ın da bazı sahneleri burada çekilmiş.Santa Cruz turlarından sonra kısa bir mola için ideal.Mudejar yani Endülüs'e özgü mimari tarzının en önemli anıtı.Mutlaka gezin.
Magrip döneminden kalan en güzel eser. 4. yy da kraliyet konaklama yeri olarak kullanılan bina, 10.yy da Cordoba halifeliğinin kalesi olmuş, 1181 de kale olarak kullanılmaya başlanmış. Yapıda gerek Magrip gerekse Gotik mimari izleri görülmekte. Üst saray katını görmek isterseniz 20 Euro ödemeniz gerekli. Temelleri o zaman ki Halife'nin Sarayı'na dayanan Alcazar, yapılan modifiyelerle günümüze kadar ulaşmış. Sarayın asıl inşası Sevilla şehrini ele geçiren III. Ferdinand'ın oğlu X. Alfonso tarafından başlatılmış. Saray,  gotik sanatının arap motifleriyle birleşmesiyle ortaya çıkan müdeccer (mudejar) tarza sadık kalınarak inşa edilmiş. Alcázar of Seville‘ın Alhambra ile yarışacak kadar güzel olduğunu bilmiyordum. İkisi de harika olsa da  Alhambra’nın yeri anlamı çok başka.



























































Plaza de la Encarnacion meydanına. Meydanın üstünü kapatmak için uygulanan yeniden dirilme şemsiyesini görüyoruz. Bina yapılırken, petek benzeri dokusu, bir açık hava toplanma alanı oluşturarak, kentin canlılığını arttırmak hedeflenmiş. Poliüretanla kaplanmış ahşapların bilgisayar desteğiyle bir araya gelmeleriyle imal edilen üst bölüm, geniş ve kapsamlı bir alt bölümü örtmekte ve alt bölümde, çeşitli barlar ve müze bulunmakta. Şehrin uzak noktası olan Plaza de Espana’ya gidiyoruz. 1929 yılında düzenlenen fuar sırasında kullanılmış bir anıt olan bina, büyük meydanı, barok tarzı iki kulesi, alfabetik sıra ile şehirleri tasvir eden muhteşem seramikleri ile görülmeye değer. Star Wars filminin bazı sahneleri bu binada çekilmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder