19 Eylül 2015 Cumartesi

Valencia - Balansiya - İSPANYA

Valencia -Balansiya - İspanya
Şehrin ilk ismi Latince güç, kuvvet anlamına gelen Valentia. Endülüslüler zamanında şehre Balansiya ismi verilmiş.VALENCİA  Balensiya diye okunuyor. İspanya'nın  üçüncü büyük kenti.

Valensiya  güzel bir şehir, Endülüs şehirleri kadar etkileyici, kıymetli gelmeyebilir ilk anda fakat caddeleri, binaları gezip gördükçe gayet güzel yaşanılası şehir hislerine bürünüyoruz.



iki fotoğraf arasında 1 saat fark var ya da yok...
kar ve güneş keyfi bir arada..zaten aynı gün  kayak yapıp denize girmek mümkünmüş bu bölgede





EL CARMEN-TARİHİ ŞEHİR:
Şehrin bu bölümünde  tarihi bina, kilise ve müze bulunmaktadır. Bu tarihi bina ve yapıların bir bölümü, günümüzde bar, kafeterya ve restoran olarak dizayn edilmiş ve kullanılmaktadır. Bu yüzden, buraları gece de gidebilirsiniz.
 “La Reina” meydanında, fayton kiralayarak tarihi şehrin sokaklarında gezintiye çıkabilirsiniz.



Plaza Redonda

Plaza Redondanın arka taraftaki girişine doğru devam ederseniz, Valencia'nın ve dünyanın sayılı en küçük apartmanlarından birini göreceksiniz.




Kanaviçe severlere gelsin bu fotoğraf. Görüntü kirliliği olmasın diye bina böyle bir doku ile örtülmüş. Onarım esnasında güzellik katmışlar :))


en küçük apartman...ortadaki olan:))


Santa Catalina Kilisesi ve Çan Kulesi :
Santa Catalina meydanı üzerindedir. Valencia şehrinin simgesel yapılarından birisidir. Kilisenin içi renkli ve küçük pencereler ile süslenmiş. 14’ncü yüzyıl da yapılmıştır.
Çan kulesi ise  hemen kilisenin yanındadır. Kule 18’nci yüzyılda eklenmiş.

Plaza de la Reina, Valencia'nın en önemli meydanlarından biri


Turunç bol olunca peçeteler uçmasın diye destek sağlanmış :)
caddeler turunç ağaçlarıyla dolu..ağaçlar ise turunç dolu...çok güzel bir görüntü...




Valensia Katedrali:
1262 yılında, yapı bir cami olarak yapılmaya başlanmış ama daha sonra, bitirilemeden,  kiliseye dönüştürülmüş ve 1425 yılında tamamlanmış. Yapının bulunduğu yerde, daha önce bir Vizigot kilisesinin bulunduğu söyleniyor. Yapımı uzun yıllara dayalı olması nedeniyle, katedralin mimarisinde, birçok üslup kullanılmış.
Katedralin en ilgi çeken yeri Hz. İsa’nın “son akşam yemeğinde kullandığı kutsal kase” nin muhafaza edildiği şapel.
Aslında bütün dünyada, Hıristiyanlar arasında bu kadeh ile ilgili çeşitli söylentiler olmasına rağmen, Valencia katedralinde bulunan kadehin, mevcut kanıtlar ile en olası aday olduğu söylenmektedir. Yine söylenenlere göre Temmuz 2006 tarihinde, Papa Benedich XVI tarafından, bu 1’nci yüzyıldan kalma kadeh, katedrale hediye edilmiş.
Bunun dışında, katedral içinde  hazine odası, kutsal kase şapeli, tarihi ve dini belgelerin sergilendiği bir müze, resimler, dini duvar kabartmaları ve heykeller bulunuyor. 1931 yılında, kilise, İspanyol hükümeti tarafından, tarihi ve sanatsal korunması gereken eser olarak ilan edilmiş Ama, İspanyol iç savaşı sırasında, yapının bir kısım dekoratif öğesi ortadan kaybolmuştur. Koro kısmı, 1940 yılında sökülmüş ve yüksek sunak altına taşınmıştır.
Katedralin çan kulesi olan “Miguelet” in en üst bölümünden, şehrin muhteşem güzel manzarası izlenebilmekte.



Kilisede bulunan Camiden kalan öğelerden biri KAPI...



burada da izi belli olan bir kapı kemer (horseshoe) görünmekte.


 bazilika Basílica de la Virgen de los Desamparados



kilisenin tavanı






Torres de Serranos:
Serrano kapıları olarak bilinmektedir. Eski ortaçağ kent duvarlarında bulunan 12 kapıdan birisidir. Şehrin en iyi korunmuş anıtı olarak bilinmektedir. Kapı, 1865 yılında, vali II. Criilo Amoros zamanında yapılmış. Serranos kapıları, şehirdeki çeşitli etkinliklerde kullanılmaktaymış. Özellikle Şubat ayı sonlarında başlayan “Fallas Valencia” etkinlikleri, burada başlamakta.
4. yüzyılda Pere Balaguer'in inşa ettiği bu görkemli kuleler, aslında şehri korumak amacıyla yapılmıştır. Günümüzde bu kulelerin içinde denizcilik müzesi bulunmaktadır.





CİUDAD DE LAS ARTES LAS CİENCİAS-SANAT VE BİLİM ŞEHRİ KOMPLEKSİ




CİUDAD DE LAS ARTES LAS CİENCİAS-SANAT VE BİLİM ŞEHRİ KOMPLEKSİ
Burası Turia nehri yatağının ucunda 1996-1998 yılları arasında yapılmış ve şehrin en önemli mimari sembollerinden biri olan yapılar topluluğudur. 1957 yılında bir sel felaketi sonrasında, Turia nehri boşaltılır. Eski bir dere yatağı, muhteşem bir park haline getirilir. Mimarları Santiago Calaltrava ve Feliks Candela. Eğlence tabanlı bir kültürel ve mimari komplekstir. 16 Nisan 1998 tarihinde açılmış.
Mimari stil buranın ve mimarlarının dünya çapında ün kazanmalarına neden olmuştur. Bu kompleks içinde bulunanlar şunlardır:
Ana binalar; büyük spor, sanat ve moda organizasyonlarının düzenlendiği Agora, opera ve tiyatroların yapıldığı Palau de les Arts Reina Sofia, devasa ekranlarda Imax sinema gösterimlerinin yapıldığı, kimi zaman gece kulübüne de dönüştürülen Hemisfèric , dinazorlardan, uzay bilimi, botanik gibi farklı konularda interaktif, eğlenceli ve eğitici ögelerin bulunduğu Prince Felipe Science Museum ve Avrupa’nın en büyük akvaryumu olan L’Oceanografic… Tüm kompleksin tam anlamıyla hakkını vermek için en az bir gün şart. Hiçbirinin içine girmeseniz bile zaman geçirilebilecek herkese birçok açık alan ve yürüyüş parkuru bulunmakta.










Jardines del Turia (Turia Bahçeleri): Bir felaketten mucize yaratılan bu bahçenin ilginç bir hikayesi var. Birçok kez taşarak şehre zarar veren Turia nehrinin 1957’de taşkını sonucu Turia nehrinin yönünün değiştirilmesi karar verilir.  Oluşan nehir yatakları da örnek bir şehircilik projesiyle, AVM yapılmadan :)  insanların spor yapacağı, dinleneceği, çocukların koşuşturacağı bir bahçeye dönüştürülmüş. İçinde havuzlar, bisiklet yolları, çeşmeler ve çeşitli spor alanları bulunmaktadır.
Çok çok güzel, farklı bir hikaye-düşünce olmuş...ne güzel...




köprüden fotoğraf çektim alt kısım futbol sahası...





köprünün altında su değil ağaç var





veee yemek yediğimiz tavsiye edeceğimiz mekan...







yemek sonrası caddeler- sokaklar keşfedildi.
Hava gündüz daha serin- rüzgarlı fakat akşam-gece tam gezme dolaşma bahar havası gibi oluyordu. 
Gezi boyunca genelde bunu hissettik.









sokak lambalarındaki estetik...









kilise ve bazilikanın o meydanın gece fotoğrafları




bu tellerle ilgili rehberimiz uzun uzuz bir şeyler anlattı ama o an hiç aklımızda kalamadı :) mahkemelik tellerdi sanırım bunlar:)) bu teller uğruna tartışmalar- mahkemeler görülüyormuş kilise ile karşıdaki apartman-bina arasında :)

 



Tren İstasyonu
gece ve gündüz gözüyle :)



ve son olarak yemekler...

ispanyol omleti
yaniii  patatesli omlet:))


Paella Valencialı
 İspanya’nın en meşhur yemeklerinden biri ve  Valencia da bu yemeğin doğum yeri. Paella tüm dünyaca İspanya’nın ulusal yemeği sanılsa da, Paella da Valencia’ya özgü bir yemek.
 Orijinal Valencia paella’sı pirinç, yeşil mevsim sebzeleri ve etten oluşur. Tavşan, tavuk, ördek ve salyangoz eti bulunabilir. Bunun dışında sık karşılaşacağınız tür deniz mahsülleri paellasıdır. Et yerine ıstakoz, midye, kalamar gibi deniz mahsulleri bulunur. Bunların haricinde pirince sarı rengi veren safran ve zeytin yağı şarttır. ( İspanyollar  “Ne kadar çok olursak o kadar çok güleriz”  derlermiş, paellanın malzemesi de ne kadar bol olursa o kadar leziz oluyormuş) Paella kelimesi geniş tava anlamına gelmekte. 2 kişilik yapılabildiği gibi,10 kişilik büyük ve geniş sac tavalarda da yapılabilir.
Diğer önemli yemek ise siyah pilav dedikleri ‘Arròs negre’ dir. Mürekkep balığı ve kalamardan yapılıyor.  
Ana yemekten önce tapas olarak konulan ve toprak tasta kavrulan Valencia bademi, zeytini. Ayrıca Fideua (noddle ve deniz ürünlü pilav) Gazpacho(soğuk natural sebze çorbası) Allioli ( sarımsak, yumurta akı ve az bir miktarda mayonezin karıştırılması sonucu elde edilen karışım) sosunu da meşhur. Valencia’ da meşhur bir içecek olan aynı zamanda tatlı yerinede geçebilen Horchata içeceği (su,şeker ve Chufa bitkisinin tohumlarından yapılır)  
Churros con Chocolate ise meşhur tatlıları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder