19 Eylül 2015 Cumartesi

Doğubayazıt- AĞRI

Doğubayazıt - AĞRI

Van dan kiraladığımız araçla yola çıktık. Hedefimiz Doğubayazıt.
Arabamızı internetten kiraladık. Avis'ten. Memnun Kaldık. Seçtiğimiz araçtan daha iyi sınıftaki bir araç ve süre olarak bir iki saat geç teslim jesti yaptılar bize, bizi biraz beklettikleri için. Bu bizim için çok güzel oldu.

Ağrı-Doğubayazıt yoluna koyulduk. Yol üzerindeki durağımız Muradiye Şelalesi oldu 
                                      Şelale sonrası Doğubayazıt'a doğru yola devam ediyoruz.

Dikkat Düşük Viteste İniniz Tabelası
Altta da İran sınırına yaklaştığımız için .muhtemelen Farsçası yazıyor. 

Doğubayazıt -İRAN yönünü takip ediyoruz.


  AĞRI Dağı (Büyük Ağrı- Küçük Ağrı)

 

Doğubayazıt'a varınca Turizm Bürosuna uğrayıp kısa bir bilgi alıyoruz. Yemek mekanında kararsız kalmıştık.Onlara da soruyoruz ve önerdikleri yerden bize yakın olanı tercih edip gezi sonunda mekana uğrayıp karnımızı doyurup dinleniyoruz. 

Turizm Bürosu Kaymakamlık bahçesinde bulunuyor. bu vesileyle fotoğraflamış oldum:)
Doğubeyazıt değil Doğubayazıt olduğunu da öğrenmiş oldum...hükümet konağımızın tabelasına dikkat!


Turizm Bürosundan görüntüler


İshak Paşa Sarayı'ndan Ahmedi Hani Türbesi

Meteor Çukuru
Ağrı -İran sınırındaki Gürbulak sınır kapımızın yakınlarında bulunuyormuş. Fotoğraftan Görmek yeterli oldu bizim için o yüzden gitmedik.

“1892 yılının  Eylül ayında bir göktaşı Türkiye’nin doğusundaki Gürbulak Sınır Kapısı’nın 2 km kuzeyinde bulunan Bozalt yaylasına [buraya] düşmüştür. Göktaşı büyük bir kor halinde kilometrelerce uzaktan duyulan bir ses çıkartarak kayaları yarmıştır. İşte bu göktaşının oluşturduğu silindir şeklindeki çukurun çapı 35 metre, derinliği 60 metredir. …Ne yazık ki geçen zaman içinde çukur çamur ve toprakla dolmuştur… Çarpan meteor toprak yığınının altındadır” ‘
bilgisi verilmektedir. Gerçekten de geçen zaman içinde çukur, rüzgâr, yağmur gibi doğal nedenlerle özellikle batı yönünde güncel toprak örtüsünün çukuru doldurduğu görülmektedir. Kenarlarının çok dik ve yürüyerek inilmesi ve çıkılması olanaksız olduğundan, yapının dibine inilememiş ve örnek alınamamıştır.
bir görüşe göre de bu çukur meteor çukuru olmayıp tektonik bir çökme çukuru imiş. Uzmanlar açıklasın tartışsın :) 


Büyük Ağrı- Küçük Ağrı Dağları





veeee   İskah Paşa Sarayı gezimiz başlıyor








 İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. Doğubayazıt’ ın 7 km güneydoğusunda, Eski Doğubayazıt’ ın kayalıkları üzerindedir.
    Yapılan araştırmalarda sarayın banisi olan paşanın yada paşaların kimliği konusunda tek kaynağa bağlı kalınmıştır. Bu kaynak, bugün yapı üzerinde bulunan bir kitabedir. Gerçekte bugün ikinci avluya bakan Harem girişi üzerinde bulunan sekiz satırlık bu uzun kitabenin orta kısmında yer alan bir mısrada, Osmanlı Türkçesi ile;
“Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih,
İshâka merâm  üzere kerem kıl dü  cihânü”
İfadesinden sarayın Hicri 1199 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarih Miladi 1784 yılının karşılığıdır. Burada adı geçen İshak Paşa’nın söz konusu tarihte, bölgenin sorumlusu II. İshak Paşa olduğu konusunda tereddüt yoktur. Özellikle Sicill-i  Osmanî’de de yer alan ve soy kütüğü de verilen II. İshak Paşa ve külliyenin yapım tarihi konusunda ki bu bilgiler, yapı üzerinde araştırma yapanların hareket noktası olmuştur. Ancak yapının tamamlanış tarihi olduğu anlaşılan Miladi 1784 yılı ve II. İshak Paşa’nın bu yapı ile ilgili iki önemli ip ucu olmalarından başka, inşaatın uzun sürdüğü ve yaklaşık 100 yıllık (1680 – 1784) bir süre içerisinde tamamlanarak, II. İshak Paşa’nın kendi adını taşıyan kitabeyi Harem girişi üzerine koydurduğu kanaatini taşımaktayız.
    Aşağıda da izah edileceği gibi; tarihi olaylar, sarayın genel durumunu, aynı eksen üzerinde yer alan avlular ve bunların içinde yer alan bölümleriyle farklı üsluptaki taç kapıları, gerek taş, gerekse kalem işi süslemelerini özellikleri, sarayın yapımının uzun sürdüğünü veya yakın akrabalar arasında devam eden yönetiminden sorumlu kişilerinde bu sarayın inşasına katkıda bulunduklarını göstermektedir.
    Bugün, sarayın ikinci avlusunda ve caminin güneyinde kendi adını taşıyan türbede yatan ve belki de Bayazıt’ın Sancak Bey’lerinden olan Çolak Abdi Paşa ile, sarayın yapımının başladığını kabul etmekteyiz.
   






bu kapının üst sağ kısmında Ya Allah, sol kısmında ise Ya Fettah yazıyor.









































Saraydan bakış







Saraydan Bayazıt Camii ve Kaleye Bakış




















ESKİ BAYAZIT CAMİİ (SELİM CAMİİ)
Doğubayazıt, 1514 Çaldıran Savaşı’ndan sonra I. Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Doğubayazıt Kalesinin hemen yanında, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camii de o dönemde yapılmıştır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bu camii, 15 – 20 m.x 15 -20 m. boyutlarında, kara planlı ve tek kubbelidir. Sonradan yıkılan beş gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardı. Yapıda kahverengi tuğla kırmızısı, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır

 Tarihi caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapımında bir sadelik göze çarpar. Bayazıt Camii kubbesinin çökme tehlikesi ile karşı karşıya olmasından dolayı, camii şuanda ziyaret ve ibadete kapalıdır.
    Ayrıca Eski Bayazıt’ta bulunan Ahmed-i Hani Türbesi ve Kerem ile Aslı hikâyelerine konu olan Keşiş Bahçesi’ de önemli turistik çekim merkezlerindendir.







Ahmedi Hani Hazretleri Camii ve Türbesi


Ahmed-i Hani, Hicri 1061 (M.S. 1651) tarihinde doğmuştur. Babası İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi Rüstem’dir. Babası oğluna Ahmed adını verdi. Hani onun soyadı gibidir. Hani, biri yerleşim alanı bağımlılığı, diğeri de mensup olduğu aşirettir. Hani aşiretine mensup olan Ahmed’in şöhreti oluşunca, Hani soyadıyla anıldı. Doğum tarihini ve ömrünce yazıp emek verdiğini bildiren Hani’nin, doğum yerini bilerek belirtmediği düşünülmektedir.
    Kendi kalemiyle doğum tarihi Hicri 1061 (Miladi 1651)’dir. Mem û Zîn’in bitişinin 1695, yaşının 44 olduğunu ve yazı alanına 14 yaşında başlayıp 30 yıl uğraştığını detaylarıyla anlatıyor. Ahmed- Hani, ilk okumaya aile içinde başlamıştır. Daha sonra önce Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim gördü, sonra Botan ve Mezopotamya’da devam etti. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Kabe’yi tavaf ettiği, Mısır’a gittiği yazdığı eserlerin içeriğinin de açıkça görülmektedir. Bilhassa Suriye medreselerinde antik Yunan Felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde de tasavvufu (İslam Felsefesi), astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrendiğine karar vermekte zor değildir.






Bediüzzaman Hz. nin burada üstte  görünen pencereden  Ahmedi Hani Hz. den  manevi ders aldığı feyz aldığı rivayet ediliyor.

abdest alınacak doğru düzgün bir mekan yok maalesef... yetkililere duyurulur!!!


Kaleden Bayazıt Camiinden İshak Paşa Sarayı'nı seyretmeli...





Ahmed-i Hani Hz.'nin türbesinden İshak Paşa Sarayı



Ahmed-i Hani Hz.'nin türbesinden İshak Paşa Sarayı

Ahmed-i Hani Hz.'nin türbesinden İshak Paşa Sarayı

Ahmed-i Hani Hz.'nin türbesinden İshak Paşa Sarayı

Ahmed-i Hani Hz.'nin türbesinden İshak Paşa Sarayı


BAYAZIT KALESİ (DOĞUBAYAZIT KALESİ)
kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu Kaya Mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik bir yerleşme olduğu izlenimini vermektedir. Bayazıt şehrinin coğrafi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstlenmiştir.
 Daryunk adı Doğubayazıt ve çevresinin Celayirliler (1358 – 1382) tarafından fethine kadar kullanılmıştır. Celayir Devleti’nin iki kardeş arasında bölünmesinden sonra, Doğubayazıt yöresi Sultan Bayezid’e verilmişti. Sultan Bayezid, Bayram Hoca’nın saldırılarına karşı koyabilmek için 1374 yılında Doğubayazıt Kalesini restore ettirmiştir. Halk tarafından çok sevilen Sultan Bayezid’in ölümünden sonra, halk onun anısına şehrin adını değiştirerek Daryunk yerine ilk defa Bayezid adını vermiştir. Eski kalenin adı da Bayazıd Kalesi olarak değişmiştir.


Ahmedi Hani Hz. Türbesinden kalenin görüntüsü




Bu da Kaleden Bayazıt Camiinden Arabamızın Görüntüsü:))

Keşiş Bahçesi

Eski Doğubayazıt’ ın hemen altında adeta bir vaha görünümünde, yemyeşil büyük bir bahçedir. 16. Yüzyılda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu’da dilden dile anlatılan, “Kerem ile Aslı” hikâyesinin bu bahçede geçtiği söylenir. Kerem, Ağrı Dağı’nı aşarak buraya gelir ve Aslı ile burada buluşur. Hikaye ayrı dinlerden oldukları için evlenemeyen iki gencin acı sonla biten aşklarını anlatır. Günümüzde Keşiş Bahçesi açık hava kafeteryası olarak hizmet vermektedir.
oradayken böyle bir bahçenin olduğunu bilmiyordum. gelince baktım netten muhtemelen sarayın bir penceresinden görmüşüzdür..aşağıya fotoğraf ekliyorum:)
bu fotoğraftaki yoğun yeşilliğin bulunduğu bahçe imiş bahsi geçen yer...fotoğraf alıntıdır. benim çektiğim fotoğrafların kenarında köşesinde görünüyordur muhtemelen keşiş bahçesi :))

Sarayı Kaleyi Türbeyi Camiyi gezdikten sonra Merkeze dönüyoruz ve yemek faslına geçiyoruzK

yemek yediğimiz mekan...üst katta pencerelerin açık olduğu bölümde cadde manzarası eşliğinde yemeğimizi yedik..dinlendik.

soslu iskender..
alıştığımızdan biraz farklı ve çok doyurucu:)


aslında yöresel bir tat olan abdigor köfteyi tercih edecektim fakat köfte haşlama olunca fikrim değişti..kızartma olmalıydı:)


sinirsiz et macun kıvamına gelene kadar dövülüyor.dinlenince yumurta un su ve  soğan suyu ekleniyor. kaynayan tuzlu suya kepçe büyüklüğünde alınıp top şekli verilen köfte atılıp pişiriliyor. İlk kez İshak Paşa Sarayında yapıldığı rivayet ediliyor.

Köftenin hikayesi ise şöyleymiş;

İshak Paşa’nın babası kör Abdi hastalanmış, yediği yemeklerin hemen hepsi dokunduğundan ne yerse midesi kabul etmiyormuş. Konusunda uzmanlaşmış aşçılar, etle yaptıkları birbirinden lezzetli yemeklerin Kör Abdi Paşa’ya dokunması üzerine yeni arayışlar içine girmişler. Aşçılar, kuşaktan kuşağa anlatılan ve yalnızca hastalara yedirilen bir diyet yemeğini daha özenli bir şekilde yeniden yapmaya karar vermişler. Düve, toklu veya genç sığırın taze ve yağsız olan bacak kısmından alınan etin geleneksel yöntemle, tahta tokmakla dövülerek sinirlerin özenli bir şekilde ayıklanmasıyla pişirdikleri köftelerin Abdi paşaya dokunmaması üzerine bu yemek oldukça sık pişirilmeye başlanmıştır. Kör Abdi paşa bu yemeği o kadar çok beğenmiş ve o kadar çok isteyerek yemiştir ki, yüzlerce yıldan beri yalnızca hastalara yapılan bu diyet yemeği günümüze kadar Abdigör köftesi adıyla anılmaya başlanmıştır.

seyyar tezgahlarda yeşillik karpuz ve meşhur ışgın tezgahları

Işgın(IŞKIN)    Türkiye'de bahar sonu yaz başlangıcında  Doğu Anadolu şehirlerindeki (özellikle Elazığ, Erzincan, Gaziantep, Hakkâri, Van) pazarlarda ışgıncı (ışkıncı) denen satıcılar tarafından demetler hâlinde satılır ve kabuğu muz gibi soyulduktan sonra genelde tuza bandırılıp çiğ olarak yenir. Ekşi ve biraz da mayhoş lezzette olan ışgının kiviye yakın bir tadı vardır.dondurmada kekte kullanımı bile başlamış. Turşusu yapılıyormuş. yumurtalı ışgın yapıyorlarmış ki bu bana makul geldi. Yıllar önce tatmıştım ve hoşlanmamıştım. 




Yemek sonrası merkezdeki Ahmedi Hani Camisinde namaz kıldım.

Bu bina çok fonksiyonel:) hem doğubayazıt emniyet müdürlüğü hem de muhtemelen lojmanı...


Ağrı kaçak eşyalar satan dükkanlarıyla meşhur..bu pasajda o dükkanlardan barındırıyor. pasajları ile ünlüdür ama pasajlar aslında kocaman 1 milyoncu. taklit saatler,parfümler,çaylar. kahveler. oyuncaklar,yemek takımları bulabilirsiniz.

bu iki minik iş adamı ayrı ayrı iki dükkan işletiyor. bu dükkanın sahibi soldaki büyük olan..biri ilkokulda diğeri ortaokulda...çok seviyorum takdir ediyorum böyle çocukları..terbiyeli kafası çalışan çocuklardı. fotoğrafınızı çekebilir miyim dedim. izin verdiler.. oğluma minik bir oyuncak aldık. indirim yap biraz dedim. zaten bu fiyat size olan fiyat diye açıklama yaptı gülümsetti beni:))


Doğubayazıttan, büyük pasajdan  hatıra ayna...
kaçak çay aldık bir de..daha kullanmadık. gerçek mi sahte mi kandırılma ihtimalimiz çok yüksek olduğu için sahte çay satabilecekleri gerçeği ile hareket ettik :) bir paket aldık:))


Doğubayazıt caddeleri- sokakları



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder